18/12/2023
MURİSİN, TAPULU TAŞINMAZINA İLİŞKİN OLARAK MİRASÇILARINDAN BİRİSİ LEHİNE YAPTIĞI TASARRUFU, HER ZAMAN MURİS MUVAZAASI OLARAK NİTELENDİRİLEBİLİR Mİ?
Murisin vefatından sonra mirasçıları arasında, muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil talepli davalara ülkemizde çok sık rastlanmaktadır. Halk arasındaki genel kanı, murisin ölmeden önce yapmış olduğu tapulu taşınmazlara ilişkin tüm tasarrufların, mirasçılarından mal kaçırma kastıyla yapıldığı ve bu sebeple iptal edilebileceği yönündedir. Bununla birlikte mevzuat ve Yargıtay içtihatları kapsamında, yapılan işlemin her zaman iptal edileceğini söylemek hukuken doğru değildir. İşte bu makalemizde, uygulamada hangi hallerde muris muvazaasından söz edilemeyeceğini Yargıtay Kararları ışığında değerlendirmeye çalışacağız.
Muvazaa
Sözleşme hukukunda muvazaa, mutlak ve nisbi muvazaa olmak üzere ikiye ayrılır. Mutlak muvazaada taraflar, üçüncü kişileri yanıltmak, aldatmak amacı ile gerçek iradelerini yansıtmayan ve aralarında sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşırlar. Nisbi muvazaada ise taraflar gerçek iradelerine uygun olarak yaptıkları sözleşmeyi, iradelerine uymayan görünüşteki bir başka sözleşme ile gizlemektedirler. Nisbi muvazaada ilke olarak görünüşteki işlemin altına saklanan ve tarafların içerik ve sonuçları ile birlikte gerçekleştirmek istedikleri işlem (gizli sözleşme) geçerlidir. Bir örnekle açıklamak gerekirse, murisin gerçekte mal bağışlamak istediği mirasçısına satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile devrettiği tapulu taşınmaza ilişkin muris muvazaasında; görünüşteki sözleşme satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi iken, gizli sözleşme ise bağış sözleşmesidir.
Ancak nisbi muvazaada gizli işlem şekle bağlı ise ve bu gizli işleme ilişkin irade açıklamaları şekle uygun değilse görünüşteki işlem tarafların iradelerini yansıtmadığından herhangi bir sonuç doğurmadığı gibi, gizli işlem de şekle aykırılık nedeniyle geçersizdir. Bu husus Yargıtay’ın birçok kararında belirtilmiştir. Nitekim konuya ilişkin bir kararında Yargıtay şu ifadelere yer vermiştir: “... Şu hâlde, özellikle mevsuf (nispi) muvazaada ilke olarak görünüşteki işlemin altına saklanan ve tarafların içerik ve sonuçlarıyla birlikte gerçekleştirmek istedikleri işlem (gizli sözleşme) geçerlidir. Bu geçerliliğin, tarafların gerçek ve uygun iradelerinin bu yolda olmasından kaynaklandığı ve onun, muvazaalı hukuki işlemin altına gizlenmiş olmasının, ilke olarak geçerliliğini etkilemediği her türlü duraksamadan uzaktır. Ne var ki; muvazaada, gizli işlem şekle bağlıysa ve bu gizli işleme ilişkin irade açıklamaları şekle uygun yapılmamışsa, görünüşteki işlem yapılırken yasaların öngördüğü şekle uyulmuş olması, gizli işlemdeki aykırılığı gidermez. Bu durumda, görünüşteki işlem tarafların gerçek iradelerini yansıtmadığından herhangi bir sonuç doğurmadığı gibi, gizli işlem dahi şekle aykırılıktan dolayı geçersizdir.”
İşbu makalenin konusu teşkil eden muvazaalı sözleşmelerin konusunun, tapu sicilinde kayıtlı taşınmazlar olduğunu bir kez daha vurguladıktan sonra, muvazaalı bir sözleşme ile yapılan taşınmaz temlikinde, yapılan tescilin yolsuz tescil durumunda olduğunu belirtmek isteriz. Zira bilindiği üzere, tapu siciline yapılan tescilin hukuken geçerli bir sebebe dayalı olması gerekir.
Muvazaa İddiasının İspatı
Kural olarak muvazaalı olduğunu iddia ettikleri işleme taraf olmayanlar, yani üçüncü kişiler, muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delille ispat edebiliriler. Yalnız, işleme taraf olmayanlar tarafından ileri sürülen muvazaa iddiasının ispatında yemin delilinin kullanılması mümkün değildir. Burada diğer önemli bir ayırım olarak: mirasçıların miras bırakanın hakkına dayalı olarak davacı olup de sözleşmenin tarafıymış gibi muvazaa iddiasında bulundukları hallerde, üçüncü kişi sayılmayacaklarını belirtmek gerekir.
Diğer taraftan, muvazaalı olduğu iddia olunan hukuki işlem, adi senede veya resmi senede bağlanmışsa, bu işlemin tarafları ve mirasçıları muvazaa iddiasını artık tanık ile ispat edemez, bunun yerine Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 201. maddesi uyarınca iddiasını, adi veya resmi bir senetle ispat etmesi gerekir.
Muris Muvazaasında Murisin Mal Kaçırma Kastı