DAVA DİLEKÇESİNDE AÇIKÇA “BELİRSİZ ALACAK DAVASI” KAVRAMINA YER VERİLMEDİĞİ VEYA HMK’NIN 107. MADDESİNE ATIFTA BULUNULMADIĞI HALLERDE, YORUM YOLU İLE DAVANIN BELİRSİZ ALACAK DAVASI OLARAK AÇILDIĞI KABUL EDİLEBİLİR Mİ?
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”), 107. maddesiyle yeni bir dava türü olarak belirsiz alacak davası kabul edilmiştir. Buna göre “Belirsiz Alacak Davası” başlığı altında ve HMK md.107/f.1’de yer alan düzenleme aşağıdaki gibidir:
“Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.”
Yerleşik içtihatlarda da sıklıkla yer verildiği üzere; davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için davacının, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, hukukî ilişki ile asgarî bir miktar ya da değer belirterek belirsiz alacak davası açabilmesi kabul edilmiştir.
Bununla birlikte, belirsiz alacak davası açıldıktan sonra, yargılamanın ilerleyen aşamalarında, karşı tarafın verdiği bilgiler ve sunduğu delillerle ya da delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemleri sonucunda, baştan belirsiz olan alacağın belirli hâle gelmesi mümkündür. Kanun koyucu bu durumda davacının, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilmesini benimsemiştir. Buna ilişkin düzenleme ise HMK md.107/f.2’de şu şekilde ifade edilmiştir:
“Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.”
Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda (“HUMK”) yer almayan ve HMK ile hukukumuzda kabul edilen belirsiz alacak davası, niteliği gereği istisnai bir dava türü olup; belirsiz alacak davasının getirdiği en önemli etkin koruma, davacının dava konusu hakkın zamanaşımına uğrama riskini azaltmasıdır. Bu husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2021/(22)9-629 Esas, 2021/1334 Karar sayılı ve 04.11.2021 tarihli ilamında da belirtilmiştir. Zira zamanaşımı süresi, belirsiz alacak davası açılması ile tüm alacak için kesildiğinden, davacının belirleyemediği alacağının zamanaşımına uğraması söz konusu olmayacaktır.